Katagoriler

8 Ağustos 2013 Perşembe

Pink Floyd - Wish You Were Here



So, so you think you can tell Heaven from Hell, blue skies from pain 
cehennemden cenneti, acılar içinden mavi gökyüzünü anlatabileceğini mi 
düşünüyorsun? 

Can you tell a green field from a cold steel rail? 
soğuk çelik raylardan yeşil çayırları anlatabilir misin? 

A smile from a veil? 
bir maskeden gülümsemeyi? 

Do you think you can tell? 
anlatabileceğini düşünüyor musun 

And did they get you to trade your heroes for ghosts? 
ve sana kahramanlarınla hayaletleri takas ettirdiler mi? 

Hot ashes for trees? 
ağaçlarla sıcak külleri? 

Hot air for a cool breeze? 
Sıcak hava ile soğuk bir esintiyi? 

Cold comfort for change? 
bozuk para olarak soğuk komfor verdiler mi? 

And did you exchange a walk on part in the war for a lead role in a cage 
ve kafesteki başrol için savaştaki sıradan rolü değiştin mi? 

How I wish, how I wish you were here. 
burda olmanı ne çok isterdim 

We're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year, 
biz sadece balık kabında yüzen iki kayıp ruhuz, yıllar boyunca 

Running over the same old ground 
hep aynı yüzeyde koşan 

What have you found? The same old fears. 
ne buldun? aynı eski korkuları mı? 

Wish you were here 
keşke burda olsaydın


-Ateş

Aşk

Aşkın tam anlamıyla bir tanımı yok sanırım. Beden bulmuş hali dışında..
Aşk bazen en tatlı duygu ve bazen de en acı duygu nasıl olabiliyor gerçekten merak ediyorum. Çünkü bazen aşk size gülümsediğinde dünyalar sizin olurken, en ufak bir hareket kalbinizi kırmaya da yetiyor. Hayaller kurarken sizi gülümsetirken, sinirlendiğiniz zaman belki onu öldürmek bile istiyorsunuz. İşte bu acısıyla, tatlısıyla birbirinize katlanmanız demek. 
Ve aşk aslında her şey olabiliyor. Yeri gelince bir anne kadar endişeleniyor, bir baba kadar sert olabiliyor, abla-abi kadar yanınızda oluyor ve en iyi dostunuz kadar sırlarınızı paylaşıyor. 
Bahsettiğim şimdiki gençlerin ellerinde oyuncak ettikleri şey değil. Daldan dala atlamak değildir aşk. Ya da çıkmak. Sahi bir de çıkmak vardır, nereye çıkıyorsunuz? Binanın çatısına, ağacın tepesine? Gerçek aşkınıza elbet denk geleceksiniz ve onu sıkı sıkıya tutun. Dünyanın öbür ucunda olsanız bile. Çünkü o aslında mutluluğunuz da demek.
-Hava

3 Ağustos 2013 Cumartesi

SİYAH MÜREKKEP GİBİ AKSANA...

Bu blog için çok heyecanlıydım ilk günü hatırlıyorum nasıl telaş nasıl çabalamak.İkinci gün blog aklımdan çıkmıştı bile ahh bendeki bu maymun iştahı..Aklıma yeni geldi çünkü mutsuzum paylaşmam lazım biriyle konuşmam anlatıp dertleşmem ama bunları yapabilecek kimsem olmadığını anladım.Herkesin derdi var zaten benimkini ne yapsın hemde bazen anlatılamayacak kadar kötü ve üzücü olaylar oluyor.Derdimi anlattım da ne oldu hepsi de yüzüme vurmadı mı sanki?En iyisi kağıda yazmak içindekileri kalemin siyah mürekkebiyle kağıda akıtmak ama nereden bileceksin ki istemediğin birisinin okumayacağını en mantıklısı buraya yazmak gibi geldi sonuçta benim kim olduğumu bilen insanlar güvendiğim insanlar diğerleri boş(!) Ben inanmak istiyorum herşeyin düzeleceğine ne demiş hava nefes aldığın sürece umut vardır...


                                                                                                                                                                                           -Toprak

2 Ağustos 2013 Cuma

Umut

Başarı alınmaz, kazanılır. 

Kimi için heyecan dolu, kimi için sıkıntı dolu yeni bir dönem daha başlıyor bizler için. Bazılarımız başarılarımızın mükafatını aldık, bazılarımız kaderimize razı gelemedik ve yolun başına dönmeyi kabul ettik. 
Her ne olursa olsun inancımızı kaybetmediğimiz taktirde önümüzdeki yolu biraz olsun düzeltebiliriz. Umutsuzluk kelimesini dahi bilmeyelim ki kaybettiklerimizin anlamı olsun. Sonuçta, nefes aldığın sürece umut vardır.

25 Temmuz 2013 Perşembe



My California

Calling California, is there anybody home
Hello California, won't you please pick up the phone
I wanna say I love you, but I'm a million miles away
I am thinking of you, I miss you and L.A
For you and you alone
I'll lay my monsters down
we'll watch the sun come up over California
For you and you alone
I'll find my way back home
I love you like the sun loves California
My California
I have made you suffer, left you waiting in the rain
While I was chasing demons in the deserts of my pain
You know me better than the poison in my veins
So my love, remember, when God forgets my name
For you and you alone
I'll lay my monsters down
I'll watch the sun come up over California
For you and you alone
I'll find my way back home
I love you like the sun loves California
My California
I wanna feel the ocean breeze
Let the waves wash over me
I'll leave my winters in the sand
Hey California, California
For you and you alone
I'll lay my monsters down
we'll watch the sun come up over California
For you and you alone
I'll find my way back home
and I love you like the sun loves California
California
My California
My California
My California
-Hava

21 Temmuz 2013 Pazar

Dost...

Çocukken hayatında sadece ailenin olacağını düşünürsün ailen kendini güvende hissettiğin küçük bir çemberdir. Büyürsün sen büyüdükçe çevrendeki insan sayısı artar ve çemberin büyür büyür... Artık farklı insanlar girmiştir hayatına düşünmeye başlarsın ben ne yapsam mutlu olurlar ben ne yapsam üzülürler beni karşılıksız severler mi acaba ? Hayır hayatına giren insanların hepsi için bu sorulara evet cevabı veremezsin çünkü sen büyüdükçe hırslar kıskançlıklar da büyümüştür herkesin çıkarları önemlidir! Ama sadece bir kişi vardır seni karşılıksız seven senin için düşünmeden fedakarlık yapabilen işte bu dosttur bu kırmızı saçlı kızdır...

                                                                                                  -                                                                                         Toprak...

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Gülebileceğiniz İnsanlar



Gülmek güzel şeydir. Öyle değil mi? Zoraki gülümsemeden bahsetmiyorum. İçten gelen gülümsemeden bahsediyorum. Sevdiğiniz insanlar yanınızda olunca, yanında olmaktan keyif aldığınız insanlarla olunca evet, içten gülmemek elde değil.
Bugün sevdiğim bir arkadaşımlaydım. Zaman öyle bir akıp geçiyor ki, onunla beraber fotoğraflara bakınca bunu daha iyi anladım. Nereden nereye be okuyucum? Yıllar geçtikçe büyüyorsunuz ve sizinle büyüyen o kadar çok şey var ki.. Dostluğumuz da bizimle büyümüş yıllarca. Yoksa onun aklından geçer miydi saçını kırmızıya boyayan kızla bu kadar iyi olacağı? İnsanın mutlu olabilmesi önemli. Etrafında mutluluğu sağlayacak insanlar ise daha önemli. Dostluklarınıza sahip çıkın! 
İyi Geceler! :)
-Hava